dalmış

dalmış
adj. lost in, absorbed, involved, wrapped, wrapt, engrossed, immersed, intent, submersed

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • MÜSTAGRAK — (Gark. dan) Garkolmuş, dalmış, batmış. * Mânevi bir vaziyete dalmış. * Kendini bilmiyecek derecede dalgın olan. Bir şeye dalmış veya daldırılmış olan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • Dardanel Spor A.Ş. — Dardanel S.A.Ş. Full name Çanakkale Dardanel Spor A.Ş. Founded 1966 Ground 18 Mart Stadium …   Wikipedia

  • alıkoymak — i 1) Bir süre için bir yerde tutmak Arkadaşım beni yemeğe alıkoydu. 2) den Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit ten bahsediyordu. R. N. Güntekin 3) Ayırıp… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dalmak — e, ar 1) Suyun içine bütün vücuduyla ve hızla girmek Oğlanlar denize dalıp tekneyi sağdan soldan, arkadan önden itmeyi denediler. H. Taner 2) nsz Bir yerin içine girmek İkisi uçar gibi kapısında koca bir telefon çanı asılı dükkândan içeri… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • destani — sf., ed., Far. destān + Ar. ī Destansı Selma Hanım onu seyrederken, âdeta destani bir rüyaya dalmış gibiydi. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düşleme — is. Düşlemek işi Bir düşleme içinde olduğu her hâlinden belliydi, dalmış gitmişti. Y. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • evren — is., gök b. 1) Gök varlıklarının bütünü, kâinat, cihan, âlem, kozmos Eski yorumcular daha ileri gitmiş, evrenin yaratılmasında ve doğanın kurallarında bile matematik bir öz bulmuşlardır. H. Taner 2) Düzenli ve uyumlu bir bütün olarak düşünülen… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • farfara — sf., Ar. ferfere 1) Çok konuşan Dalmış gülüp konuşmaya yüzlerce farfara / Yorgun kulaklarımda sürerken bu yaygara. Y. K. Beyatlı 2) Ağzı kalabalık 3) Yüksek sesle konuşan 4) Çok övünen …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hissetmek — i, der, Ar. ḥiss + T. etmek 1) Fiziksel bir uyarıyı duymak Ben öyle dalmış düşünürken, omuzumda bir el hissettim. H. Taner 2) Bir şeyden etkilenmek, duymak 3) Sezmek, farkına varmak, anlamak Bu yıkılışın ona geldiğini hep hissediyorduk. F. R.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uskur — is., İng. screw Pervane Boğaz dan uskur gürültüleriyle köpük köpük geçen bir vapura dalmış. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • konuşmaya dalmak — başka şeylerle ilişkiyi keserek belli bir konudan söz etmek İçerideki bu mühim şahsiyetlerin kendi aralarında bir konuşmaya dalmış olduklarını görünce ... Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”